Mart ayı post anlamında fazlasıyla kısır geçmiş olsa da; kozmetik alışverişi anlamında, bahar gelince aniden topraktan fırlayan goncalar gibi, kış rehavetini üzerimizden atıp çılgıncasına kozmetik mağazalarına daldığımız bir ay oldu.
Her alışverişim ile "Tamam bu son. Mart ayını kapattım. Tamam başka almayacağım..." diye kendimi ikna etme çabalarıma rağmen 29 mart tarihi itibariyle hala Watson's senin MakeUpForEver benim fink atıyordum.
Neyse ki mart bitti!
Gel gelelim ganimetlerime...
Hiçbirini uzun uzun yorum yazacak kadar kullanmış değilim ama önümüzdeki post'larda nelerden bahsedeceğimle ilgili küçük bir fikir verebilir.
The Balm'ın Bahama Mama'sı. Aldığım ilk bronzer ve buna rağmen neredeyse her gün kullanıyorum. Herkesin uyardığı o kirli görüntü arada bana da olmuyor değil fakat yumuşak bir elle uygulandığında güzel bir "ışıltı" veriyor. Tabi ışıltı dediğime bakmayın, tamamen mat. Uygulama için 187SE fırçamı kullanıyorum.
Çok methini duyup almadan edemediğim MAC Prolongwear Concealer. Kaç yazdır doğru düzgün tatile çıkamadığım için rengim NC35'ten NC25'e kadar açılmış, neyse ki netten gözü kapalı almamışım. Yüzümdeki korkunç sivilce lekeleri için kullanıyorum. Övüldüğü kadar yok bence. O kadar blending'e rağmen cillte varlığını belli ediyor. Pompası da denildiği kadar müsrif, çok çok çok yavaş bir şekilde MAC numune kavanozlarından birine bir pompa sıkıyorum, üç gün kullanıyorum. Pişman değilim ama bitince yeniden almam. Sigma Precision Flat P80 ve parmaklarımla kullanıyorum.

Blacktrack Fluideline! Methini az mı duyduk senelerce. En sonunda, Raffine hanımcığımın elinden muhteşem bir liner'a dönüştüğünü görünce almadan edemedim... Pişmanım! Emektar MUFE Aqua Liner'ımın yanında bu ne ki... Birkaç saat içinde kuyruğu dağılma, akma yapmaya başlıyor, hem de Painterly Paint Pot'un üzerinde! Rezillik. Sigma'nun hediye gönderdiği E05, Raffine'ciğimin hediyesi MAC 273, Coastal Scents ve Essence açılı fırçalar ile denedim. İstediğim sonuca ulaşabilmiş değilim. Bunu bir an önce bitirip bildiğimden şaşmamaya kararlıyım. Yaşasın MakeUpForEver!
Ruby hanımın tavsiyesi Sudocrem. Kızımın bebekliğinde bile itibar etmediğim bu kremin (Anneler SebaMed pişik kreminden şaşmasın) cilt lekeleri ve sivilceler üzerindeki etkisini okuyan Ruby hanım ile birer tane attık çantamıza. Sivilceleri kurutma etkisine ikna oldum fakat lekelerde henüz bir numarasını görmüş değilim.
Eczaneye girmişken bu arkadaşları çantaya atmasak olmazdı. İki tanesini 70 liraya bulunca dört tane kapıverdik. Bunun da çok numarası yok. Evet, siliyor. Ama makyajın üzerinden elli kere pamuk ile geçmektense bir kere Green Gel Cleanser ile yıkamayı tercih ederim. Fakat her seferinde Bioderma Sensibio H2O ile kalıntıları temizlemekten geri kalmıyorum. Temizleme rutinime iyi bir ek. İlginç olan ise sanırım cildimde sivilcelenmeye neden oluyor, kontrollü bir deney ile sonucu bildireceğim.
Sıra geldi Ruby hanım ile Sephora alışverişimize. İlk hedefim Benefir Porefessional idi ve gördüğünüz gibi kaptım. Fakat kendimle çok mücadele etmem gerekti. Şu minnak tüp için 100+ lira hiç akıl karı değil. Ama ciltteki etkisi gözle görülür derecede. Yaşlandıkça açılan gözeneklerimi örtüp beni tazecik yapıverdi yine. Buna rağmen değmez diyorum. Hevesimi aldım, bu bitince daha ekonomik seçeneklere yöneleceğim. Nasılsa ben bu tüpü tüketene kadar porefessional teknolojisi marketlere düşecektir ;)

Mağazaya girdiğimizde hiç aklımızda olmayan şey ise bu rujlardı: Sephora Rouge Infusion. Sephora bunlara dudak mürekkebi demiş, dediği kadar da var. İkinci rengi deneyeceğim diye ilkini silerken dudaklarımı parçaladım. İlk sürüldüğünde hafif alkollü bir his veriyor fakat dudaklarda hemen eriyiveriyor ve yokmuş gibi hissettiriyor. Renkler muhteşem. 12 rengi var, tabi ki benim elim koyuların bulunduğu sağdakilere kaldı. (Ne yazık ki dudaklarım açık renk kaldırmıyor) Benimkiler Ruby Extract ve Coral Extract. Bir sorun var yalnız, bunları aldığımı sürekli unutuyorum :)
Nars Light Reflecting Pressed Setting Powder da Sephora'ya gidişimdeki diğer amacımdı. Ve tükenmişti. O kadar yol tepip "Kalmadı"yı duyunca yüzümdeki üzüntüyü gören Nars görevlisi Melek hanım hemen insiyatifi ele aldı ve en kısa zamanda pudramı getirtti. Ben de üşenmedim onca yolu tekrar gittim. Gayet seviyorum kendisini, ilk Nars ürünüm olduğu için de kutusuna dokunmadan edemiyorum :) Fakat cildimde öyle gözle görülür bir etkisi olduğunu söylemeyemeyeceğim.
Bu da yine blogger'ların, vlogger'ların öve öve bitiremediği Rimmel Stay Matte pudra. Ve evet, o kadar iyi. Pudraladıktan sonra burnuma bakmaya doyamıyorum! Bendeki rengi 05 Silky Beige. Çok renk seçeneği yok ama cildinizle bütünleşiyor. 11,25 liraya almamaya değmez...
Ay o kadar yazdım ve mart güzelleri hala bitmiş değil!
Bu post'u burada noktalayıp bir sonrakinden devam etmek gerekecek :)